9 Aralık 2012 Pazar

Daha çok incineceğiz!


Birkaç yıl evvel Bakırköy sahilde bir lokantayı ararken fark etmiştik. Müstakil dükkanların AVM'lere yenildiğini, bir bir kapandığını...

Şehrin görünmeyen afişlerine büyük puntolarla yazılmaya başlamıştı. Yemek orada yenecek, film orada seyredilecek, alışveriş oradan yapılacaktı...

Şehrin insan üretme makineleri, tiyatrolardan, sinemalardan vazgeçilmiş onların yerini bu para basma makineleri almaya başlamıştı.

AVM'lerin son durağı İstiklal Caddesi oldu. Bölgeye Demirören'le giren virüs caddenin öte tarafına da sirayet edince tarihi İnci Pastanesi'nin tahliyesine tanık olduk.

Evet, iktidarın dinin kutsallarına bağlı olduğu kadar şehrin kutsallarına bağlı olduğunu söylemek zor, ama İnci'nin kapatılması onların değil bizim kararımız.

İnci Pastanesi'nin kapatılmasını belediyeye, hûkûmete ya da başka birilerine yüklemek büyük kolaycılık olur. Orada o gün içeriye giren, o müşterileri zorla dışarı çıkaran, bizzat bizleriz...

Geçmiş yıllarda sadece salonlara kilitlediğimiz, gösterişimiz, şaşamız, oturma odasına, banyoya, mutfağa taşarak tüm eve yerleşti artık. Bu yüzyıl ankastre mutfakların, akıllı telefonların, bilmemem kaç D televizyonların yüzyılı...

Çılgınca tüketen, ihtiyacı olduğuna inanan, inandıran bir nesil olduk. Bu ihtiyaçları Emek Sineması da karşılayamaz İnci Pastanesi de.

Daha büyük devase ucubelere, insan doyuruculara ihtiyacımız var!

Profiterolü severim ama o küçük çikolatalı, kremalı topaçları yemeden bir ömrü de rahatlıkla tamamlayabilirim.

Peki İnci Pastanesi boşaltılırken gösterilen fotoğrafa neden bu kadar üzüldüğümü düşündüm.

Müdavimi değilken ve birkaç kırık dökük anının dışında neydi beni İnci Pastanesi'ne bağlayan?

İnci bir sembol aslında insalıktaki evrilmemizin, eksen kaymamızın işaret fişeği...

İnsanlar şu aralar kıyameti Mayaların takviminde ararken kendi mayasındaki bozulmadan kaynaklı bir uçurumun eşiğine gelişine pek önem vermiyor.

Artık kurduğumuz yeni dünyada İnci Pastanelerine, Emek Sinemalarına yer yok.. Tatlı yiyip tatlı konuştuğumuz günlere çok geride kaldı ve gün geçtikçe daha çok incineceğiz...