26 Kasım 2012 Pazartesi

FAZIL SAY VATAN HAİNLİĞİNE DEVAM EDİYOR, HÂLÂ...

Türkiye'de son zamanların en tartışılan isimlerden Fazıl Say ve Türk klasik müziğinin dışarıda en bilinen isimlerinden... Yılda 110 konserle Anadolu'yu dünyayı dolaşıyor...

Geçtiğimiz aylarda bir tweet attı ve hayatı değişti. Sonrası davalar, duruşmalar, sataşmalar, atışmalar...
Biz bütün günahlarımızı, fikir ayrılıklarımızı, anlaşamadıklarımızı onun tweet'ine yüklemeye karar verdik sonra. Sonra biraz su aktı köprünün altından o ilk esmeleri geçti herkesin.

FAZIL SAY VATAN HAİNLİĞİNE DEVAM EDİYOR, HÂLÂ...

Şimdi bir mektup yazdı Fazıl Say, bir adım attı. Fazıl, Nazım'ın diliyle şöyle söylüyor asılında mektubunun başında; Nasreddin Hoca’nın danslarını bestelemem, Kara Toprağı, Veysel’i, Dede Efendi’yi, Nâzım Oratoryosu’nu, rakı masasındaki Alevi Dedeleri, Odam Kireçtir’i, Altıok’u, Turgut Uyar’ı Yunus Emre’yi, Mezopotamya’yı, Hezarfen’i bestelemek, vatan hainliğiyse, yazın büyük puntolarla: Fazıl Say, vatan hainliğine devam ediyor, hâlâ...
'Gideceğim' dedim ama aslında Tokyo bana uzak memleket, demek istiyor Fazıl Say. Ben bu topraklara bu kültüre buradaki insanlara değer veriyorum. Birbirinden farklı kadar insanı barındırmış bu toraklara 'bir Fazıl mı Fazla geliyor?' diyor aslında. Başının pek hoş olmadığı arabesk haliyle söylecek olursak, 'Beni böyle sev seveceksen' diyor, ünlü sanatçı.

FAZIL SAY'DAN BİR AHMET KAYA YAPMAK, KİME, NE KAZANDIRACAK?
O kadar kırmızıya boyalı ki bu coğrafya ne kadar sarsak yaralamızı az, hâlâ... O yüzden savaş baltalarımızı, bıçaklarımızı, kılıçlarımızı kınlarını koyup, bir an evvel hoşgörü yakınlarına çekilmeliyiz...

Hem Fazıl'ı Say'mazsak geriye kaç kişi kalıyor ki bu kuyruklu piyano dünyasında? Fazıl'dan yeni bir Ahmet Kaya yeni bir Nazım çıkarmak, hangimize, ne kazandıracak? Yeni çatallar bulup fırlatmak, yeni 'şefefsiz'ler yaratmak için yeterince yaşlanmadık mı, bu meselede hevesli miyiz, hâlâ?

ARABESKİ SEVMESEK DE YAŞAMDAN YANAYIZ!
Fazıl, mektubun ikinci kısmını Müslüm Gürses'e ve arabeske ayıyor,
"Müzik tartışabiliriz, en sert şekilde de tartışabiliriz ama bu ölüm döşeğindeki Müslüm Gürses’e acil şifa ve hayatta kalması dileklerimi yollamama engel değildir. Kavga da insanidir, dayanışma da insanidir. Ölümden yana değiliz... Yaşamaktan yanayız... Müslüm Baba’ya bu yüzden sahip çıkarım, derinliğimle ve samimiyetimle..." satırlarıyla selam ediyor Müslüm Baba'ya...

FAZIL SAY İNANÇSIZ MI?
"Benim için inançsız diyorlar... Bu yanlış. Ben inançlı bir insanım hem de çok... Seslere olan inancım. Seslerin anlattığı hikâyelere...

" EVET, EGOM VAR
"Evet, büyük bir egom var. Maalesef. Büyük bir ego olmadan Nâzım Oratoryosu da, Mezopotamya Senfonisi de, İstanbul Senfonisi de, Universe Senfonisi de bestelenmiyor. Büyük bir ego olmadan yılda 110 konser verilmiyor. Ego için bağışlayın. Herkes kendi olsa keşke..." diyerek bitiriyor mektubunu.
O egosunu biraz törpülese biz bir adım atsak... En kalabalık otobüs hatlarında bile biri daha işine yetişsin diye birbirlerine yer açan insanlar, Fazıl Say'a da bir yaşam alanı açacaktır... Bu topraklar bu hoşgörüye sahiptir ve çok yıllar sonra, Allah gecinden verdikten sonra, bir yerlerde şu yazarsa büyük puntolarla bardık demektir: Fazıl Say, bu topraklarda yaşıyor, hâlâ...

12 Kasım 2012 Pazartesi

9'u beş geçe oradaydık ama...

Ata'm geçen sabah senin için 9'u beş geçe arabadan indik, kornaya da bastık hatta. Ben bir dua da okudum. Büyük fedakarlık sayılmaz ama yeri geldi anlatıyorum işte. Ata'm doğruya doğru fotoğraflı, büstlü mecburi saygıları, sevgileri sevmiyorum ben. Şekilciler Cumhuriyeti'ni sevmiyorum, ama seni seviyorum yalan yok. Bize bir ülke bıraktığın için sana acayip saygı duyuyorum.

Seni andık işte o sabah kendimizce sonra ofise geldik ki, Dadaşlar'ın haberi geldi, 17'si aynı helikopterde yitivermişler.. Sen sayfamızın - kalbimizin manşetinden bir anda düştün.
Bizim günlerimiz hep böyle geçiyor işte.

Kimse için yeterince üzülemediğimiz için üzgünüz A'tam!

Bir alışveriş merkezi yakınlarında elimizde torbalarla öleceğimiz için üzgünüz.

Ekran başında Acun seyrederken ölme ihtimalimiz çocuğumuzun başını okşarken ölme ihtimalimizden çok daha fazla olacağı için üzgünüz.

Birbirimizi anlamadan öleceğimiz için üzgünüz. Artık kelimeler yetmiyor mesafeleri kapatmaya, aralar açılıyor. Herkes vicdanının önüne kökeni koyuyor. Hepimizin köküne kibrit suyu ihtimali kimseyi korkutmuyor.

Oralarda nasılsın, ülke kuran insanlar bonus kazanıyor mu, yerin iyi mi, yoksa bazılarının dediği gibi cehennem provasında mısın bilmiyorum, ama buralar da cennet değil Ata'm! Bize bıraktığın bayrağın beyazını boyama çalışıyorum çoğu zaman... Ama elinde sadece kırmızı kalmış bir kırtasiyeye komşu okulun resim öğrencilerine döndük biz. Ölmekten öldürülmekten yılmaz olduk. Buralar hep 'kırmızı, zor görünüyor artık bayrağımızın hilaliyle yıldızı.

Demem o ki, biz 9'u beş geçe oradayız Ata'm ama geri kalan zamanda yokuz. Bir türlü koyamadık şu demokrasiyi cumhuriyetinin üstüne. Bizi ararsan bil ki ya bir fotoğrafı beğeniyor ya da bizim olmayan bir hayatı izliyoruz.