6 Mayıs 2013 Pazartesi

Öldün gibi bir şey, öldüm gibi bir şey!

Metrobüs yolculukları tren yolculuklarına benzemez. Bindiğiniz durak vardır bir. Bir de indiğiniz. Aradakilerden öylece geçip gidersiniz. İnsan işe yetişme telaşında çok şey düşünemez. Ben hep öyle yaparım, yapardım bugün hariç. Boş birini yakalayıp sırtımı kapıya ve dışarıya dayadım. Bir şeyler okurken bir çoğunu harcadım semtlerinin. Elimdekini kapatıp yüzümü dışarıya döndüm. Gök silme bulut silme gri. Sanki sabah değil akşam oluyor. Çok sevdim. Bir teneffüs mutluğu, bir ilk gençlik telaşı, lacivert kravatlara sinmiş neşe gibi bir neşe. Okmeydanı. O an duralım istedim hep beraber cümleten her şey. Kapı çalmış da durdurmuşuz seyrettiğimiz bir filmi, öyle duralım. O griliğin ortasında henüz yağmur yağmamış ve kimse ıslanmamışken. Günahlarımızın bile hesabını vermeyelim. Sadece çıkıp o durduğumuz şeye bakalım. O hengamede görmediklerimize, merhem olamadığımız berelerimize bakalım... Metrobüsler durmaz. Duraksız ve arızasız. Durmadı metrobüs devam etti. Grilik durmadı, yağmur yağmadı. 07-05-2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder