28 Kasım 2013 Perşembe

karalamalar (bir)

bazan hayat “hazan” der siz “nâzan” anlarsınız. bazen susar “tık” demez! siz bir hazan çıkartırsınız bu sessizlikten, buhranlar uydurursunuz kaba etinizden..

bazan gurbet der hayat, siz sılaya sıkı sıkı tutunmaya çalışırken… bazen siz - muhtemelen çaresizlikten- gurbeti sıla zannedersiniz..

sonra, o kadar zaman geçer ki, artık siz; neye, nereden başlayacağınızı bilemezsiniz.. bir kitaba da sığmaz anlatacaklarınız  etrafı telaşlarla çevrili birkaç lafa da!

zaten, onlar da anlayacak göz siz de anlatacak göt yoktur aslında, bir yerden sonra…

***
bizi bu gürültüler sessizleştirdi... herkes ne çok biliyordu, herkes ne çok konuşuyordu!

‘dünyanın sırrı’değildi belki, ama bizim de bir çift lafımız vardı. sınıfın gürültüsünde kayboldu cümlemiz, öğretmene ulaşamadı sesimiz..

diretmedik, vazgeçermiş gibi yaptık, belki de gerçekten vazgeçtik..

hamlesinden isteği verimi alamayan futbolcular gibi kaldırdık ellerimizi, biz dokunmadık hayat, pek yaşamak istemiyorduk zati, sadece hayata denk geldik! Bir külah bulup anlatırız neleri nasıl da istemediğimizi… o kadar gerçekçiydik ki, neredeyse kendimiz bile inanacaktık.

hayat güzel şey, dünya yaşanacak yer aslında... haksızlıkları, uğursuzları, düzenbazlıkları saymazsak… elimizin değmediği yerler, dünyanın beşer girmemiş ormanları.  insanını saymazsak dünya yaşanacak memleket...

...telafi edilebilirdi diğer mağlubiyetler, samimiyeti kaybetmeseydik eğer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder