31 Ekim 2010 Pazar

"Kırmızı"

Masallarda; gökten düşen üç elmadan, birinin rengiydi, kırmızı.

Farklı yaka takımlarının, ortak olmayan renklerinden biri...

Bir Marquez romanında, pazartesinin rengiydi, kırmızı!

Aydın suikastlerinin birinde, karın, bir diğerinde, papuçtan damlayan kanın rengiydi...

Hain kurdun masalında, masum kızın başlığıydı, artık; bayrağının biraz da beyazını boyamaya niyetli bir adamın, yazısının başlığıydı, kırmızı!

Kırmızı başlıklı bir yazı, kırmızı başlık bir kızı, kurttan ne kadar koruyabilirdi ki, Güngören’de?

Bir daha hiç gün göremeyecek olanların; kaldırımda, asfaltta bıraktıkları izin rengiydi, kırmızı.

Kırmız başlık bir yazı, kana bulanmış bir yazı, ne kadar feraha çıkartabilirdi ki, kaldırımları ne kadar yıkayabilirdi?

Koltuklarının altında taşıdıkları karpuzları, devirmeyi adet edinmiş, çözüm bekleyen sorunların üstüne çizgiler çekmeyi meslek edinmiş, kırmızıda geçen, kırmızı plakalıların, yüzünde görmediğimiz "utancın" rengiydi.

İstikrarsızlaşan coğrafyalarda, terörün rengiydi.

"Kırmızı" başlıklı bir yazı, neyi değiştirebilir ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder