Cuma akşamüstü işten eve dönerken minibüste kulağıma çalındı; bir Candan
Erçetin şarkısı: Dünyada ölümden başkası yalan!
Aslında
bir doğum günü için Taksim istikametine gitmem gerekirken aldığım bir ölüm
haberi diğerlerinin yanına-üstüne eklenince bir ‘kutlama’ya katılmaktan çok bir
battaniyenin altına girmek istediğimi fark ettim.
Hayat
bazen düğünleri çoğaltıyor insanın hayatında… Çeyrek altınlar, damat halayları,
Ankara havaları… Bazen de doğumları; maşallahlar, ilk adımlar,
anneler-babalar-mamalar. Ve nihayetinde ölümleri ne yazık ki!
Aslında
her gidiş tek ve özel, ama insan ‘ölümlü dünya’ diye ikna ediyor kendini, eğer giden
gençliğini çoktan devirmişse.
Ve
fakat buraları terk eden bir çocuk olunca işin rengi iyiden iyiye değişiyor.
Onun
yaşama sevinciyle dolu gözlerini, zekasını, becerisini görmüşseniz… Hastalığına
inat gülüşünü görmüşseniz. Sizi, yapmayı bir türlü beceremediğiniz maket eve
rağmen sevişine tanıklık ettiyseniz…
Hele
mümkünsüzü zorlayan annesinin hastalığını ‘iyi etmek’ için ilaç almaya gittiği
sırada evde vefat ettiğini öğrenmişseniz minik devin…
Bu
yazıyı yazıp yazmamakta çok tereddüt ettim. Yanlış anlatmaktan, yanlış
anlaşılmaktan, birçok şeyden çekindim.
Ama
üstü kapalı da olsa bahsetmem gerektiğine inandım. Bu kahraman çocuklar ve
anneler diyarından.
Hastalığı
nedeniyle uzun zamandır solunum sorunu çeken çocuğunu son yolculuğunu ‘oğlum
artık rahat nefes alabilecek’ diyerek yollayan yürekli anneyi anlatmak istedim.
Bazen
hayat bayramları azaltıyor insanın hayatında.
Bazı
evlerde bu bayram gözyaşı demek olacak, artık bayramlaşılamayacak
anneler-babalar, harçlık alınamayacak dedeler. En beteri de kaybedilen
evlatlar. Kim bilir kaç annenin eli mahzun kalacak kim bilir kaç baba
gözyaşlarını saklayacak. Kaç evde azalacak bayram…
Hâlâ
azalmadıysa bayramınız, şanslısınız, doya doya kutlayın…
Ve
mümkünse, bir yerinden dokunun hayatlarına bu minik savaşçıların… En ufak bir
aksilikte yelkenleri suya indirdiğimiz bir dünyada, ‘bir cehennemi bayrama
çevirmeyi deniyorlar!’ Ve onlardan çok bizim onlara ihtiyacımız var…
Ömür,
Masalmış meğer,
Eksildi güneş gidişinle.
Rahatız, -bir tek- ‘ölümsüz’ gülüşünle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder