19 Ekim 2013 Cumartesi

Azalan bayramlar...

Cuma akşamüstü işten eve dönerken minibüste kulağıma çalındı; bir Candan Erçetin şarkısı: Dünyada ölümden başkası yalan!

 Aslında bir doğum günü için Taksim istikametine gitmem gerekirken aldığım bir ölüm haberi diğerlerinin yanına-üstüne eklenince bir ‘kutlama’ya katılmaktan çok bir battaniyenin altına girmek istediğimi fark ettim. 

Hayat bazen düğünleri çoğaltıyor insanın hayatında… Çeyrek altınlar, damat halayları, Ankara havaları… Bazen de doğumları; maşallahlar, ilk adımlar, anneler-babalar-mamalar. Ve nihayetinde ölümleri ne yazık ki!

Aslında her gidiş tek ve özel, ama insan ‘ölümlü dünya’ diye ikna ediyor kendini, eğer giden gençliğini çoktan devirmişse.

 
Ve fakat buraları terk eden bir çocuk olunca işin rengi iyiden iyiye değişiyor.

 
Onun yaşama sevinciyle dolu gözlerini, zekasını, becerisini görmüşseniz… Hastalığına inat gülüşünü görmüşseniz. Sizi, yapmayı bir türlü beceremediğiniz maket eve rağmen sevişine tanıklık ettiyseniz…

 
Hele mümkünsüzü zorlayan annesinin hastalığını ‘iyi etmek’ için ilaç almaya gittiği sırada evde vefat ettiğini öğrenmişseniz minik devin…

 
Bu yazıyı yazıp yazmamakta çok tereddüt ettim. Yanlış anlatmaktan, yanlış anlaşılmaktan, birçok şeyden çekindim.

 Ama üstü kapalı da olsa bahsetmem gerektiğine inandım. Bu kahraman çocuklar ve anneler diyarından.

 
Hastalığı nedeniyle uzun zamandır solunum sorunu çeken çocuğunu son yolculuğunu ‘oğlum artık rahat nefes alabilecek’ diyerek yollayan yürekli anneyi anlatmak istedim.

 
Bazen hayat bayramları azaltıyor insanın hayatında.

 
Bazı evlerde bu bayram gözyaşı demek olacak, artık bayramlaşılamayacak anneler-babalar, harçlık alınamayacak dedeler. En beteri de kaybedilen evlatlar. Kim bilir kaç annenin eli mahzun kalacak kim bilir kaç baba gözyaşlarını saklayacak. Kaç evde azalacak bayram…

 
Hâlâ azalmadıysa bayramınız, şanslısınız, doya doya kutlayın…

 
Ve mümkünse, bir yerinden dokunun hayatlarına bu minik savaşçıların… En ufak bir aksilikte yelkenleri suya indirdiğimiz bir dünyada, ‘bir cehennemi bayrama çevirmeyi deniyorlar!’ Ve onlardan çok bizim onlara ihtiyacımız var…


Ömür,
Masalmış meğer,
Eksildi güneş gidişinle.
Rahatız, -bir tek- ‘ölümsüz’ gülüşünle…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder