30 Ekim 2013 Çarşamba

Ellerimi aldılar sevgili...

ellerimi aldılar sevgili; bir gece ansızın geldiler ve aldılar...
karşılığında ne verdiler bilmiyorum...
gündelik bir telaş belki, belki bir öğünlük bir aş, ellerimi aldılar...
çirkini büyük ellerini soktular içime; karnımı yarıncaya, ciğerime varıncaya kadar...
ne varsa aldılar...
gözlerindeki hırsı görmeliydin...
öyle acıttılar ki canımı, sonunda ağarmamı aldılar..
ölmedim, ölmedim diye sevindim...
keşke o gün ölseydim sevgili...
renkli televizyonlarında, gözlerimi aldılar...
hayatımızı beyaz bir camın içine koyup... dışarda kalan ne varsa aldılar...
dımdızlak bıraktılar bizi dımdızlak...
mikrodalga fırınlar, gri, büyük, buz dolaplar verip sevgiyi aldılar...
büyük çirkin ellerini sokup çıkardılar sol yanımızdaki cevheri...
altınlar, alyanslar şaşaalar verip en büyük mücevherimizi aldılar...
en mühimi bizi aldılar sevgili yerine vesikalık bir resmimizi verdiler...
alabildiğine sırıtan ama hiç gülmeyen...
rezidanslar, alışveriş merkezleri, bilmem neler verip, aşkı aldılar..
bir gece ansızın bidonlarla  geldiler...nehirlerimizi, tek kişilik seyirlerimizi aldılar...
karanlığa methiyeler düzüp ışığımızı aldılar...
küfretsem az, kahretsem az...
kelimeler verip, anlamlarını aldılar...
oksijenimizi alıp nefesimizi bıraktılar! sırf ölmeyelim de bu günleri görelim diye...
biz ölmediğimize sevindiğimiz an, hayatımızı aldılar...
anlatmam anlar mısın sevgili?
anlatsam dinlemeye vaktin var mı ki?
zamanımızı aldılar...
Biz öldük sevgili, bunu kabul etmek lazım! Ya sallapati adımlarla ikinci ve son kez ölmeyi bekleyeceğiz ya da yeniden savaşmayı, kaybettiklerimizi bir bir geri almayı deneyeceğiz...
Söylemesi bile zor....
Şimdi bir kenarından tutunduğumuz bu yaşam parçası...
Bu kıçıkırıklıklar silsilesi bu hayat diye bize yutturulan bir zoka, gerçekten bir boka boka benzemiyor sevgili....
küçücük bir yer, say ki bir dehliz.. Bir ufak alan bi derme çatma, bir oda bir salon bir hayat... ama bizim yerimiz işte, bizim diyebileceğimiz bir ev!
Ciğerlerimize, kalbimize, sesimize yeniden kavuşabileceğimiz o yer... Mümkün mü?
Bizim yerimize yaşam tayin edenlerin kapısından giremediği erişemediği bir yer...
Bir sosyal oksijen çadırı... bir vaha...
Bu ev hangi emlakçıda bulunur sevgili? ağaoğlu mesela o gevrek gülümsemesiyle böyle bir ev yapabilir mi?
evimiz aldılar sevgiler bizi bilmediğimiz yerlere sürdüler. ben çok yalnız kaldım çok yenildim, çok üşüdüm çok düşündüm sevgili... ama ölmedim, ölmedik...
özgürlüğümüzü aldılar sevgili daha ne diyeyim... cesaretimizi, hevesimizi aldılar... ne dersin jelatini yıllar önce açılmış bir hayat aynı tazelikte yeniden yaşanabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder